Nasıl Yaşanmalı?

Nasıl Yaşanmalı: Ölüm Bize Ne Anlatıyor?

Ölüm riskiyle karşılaşanların en büyük pişmanlıkları nelerdir ve hala şansımız varken bu bilgileri daha iyi hayatlar yaşamak için nasıl kullanabiliriz? 

Anahtar noktalar: 

* Ölmekte olan kişilerin en büyük pişmanlıklarına ilişkin nitel araştırmalar nasıl mutlu hayatlar yaşayacağımızı anlamamıza yardımcı olabilir.

* Nicel araştırmalar bu bulguların çoğunu doğrulamaktadır.

* Araştırmada özgün yaşamak ve ilişkilere odaklanmak önemli temalar olarak ortaya çıkıyor.

Darülaceze hemşiresi Bronnie Ware, ölmekte olan kişiye en çok neyden pişman olduklarını sordu. Hastaları için artık çok geç olsa da onların cevapları, hâlâ şansımız varken nasıl yaşamamız gerektiği konusunda bize fikir verebilir.

Araştırmasına göre ölenlerin en büyük beş pişmanlığı şöyle:

1. Keşke başkalarının benden beklediği hayatı değil, kendime sadık bir hayatı yaşama cesaretine sahip olsaydım.

Benzersizliğinizi kutlayan ve içinize ışık tutan türden bir hayat yaşamak yerine; başkalarının beklentilerine kapılmak ve yapmanız gerektiğini düşündüğünüz şeyleri yaptığınızı fark etmek kdaha olay olabilir. Değerlerinizi belirlemek ( bu listenin beşini de seçmenizi öneririm ) ve bu değerlerle nasıl daha uyumlu yaşayabileceğinizi belirlemek faydalı olabilir. Ayrıca araştırma sonuçları; değerlerini (yaratıcılık, merak, mizah, nezaket ve sevgi gibi) yaşamda ve işte kullananların ruh sağlığı ve hissedilen memnuniyet açısından daha iyi durumda olduklarını desteklemektedir (Littman-Ovadia ve Steger, 2010). Kişisel güçlü yönlerinizi daha derinlemesine anlamak ve bunları benzersiz ve değerli şekillerde katkıda bulunmak için nasıl daha fazla kullanabileceğinizi düşünün.

Benzersiz ilgi alanlarınız, değerleriniz ve güçlü yönleriniz nelerdir ve başkalarının düşüncelerine rağmen bunları kendinize sadık bir hayat yaşamak için nasıl kullanabilirsiniz?

2. Keşke bu kadar çok çalışmasaydım.

İkinci en yaygın pişmanlık ise ilişkiler ve kişisel tatmin pahasına işe çok fazla odaklanmaktı. En çok çalışan insan gücüne sahip ülkeleri en iyi iş-yaşam dengesine sahip olanlarla karşılaştıran araştırmalar, ikincisinin birinciye göre daha yüksek düzeyde mutluluk yaşadığını destekliyor. İlginç bir şekilde, bir çalışma boş zamanların refahımıza fayda sağlayan güzel bir noktasının olduğunu gösteriyor: Günde iki saatten az boş zamanı olanlar daha stresli ve depresiftir, ancak günde beş saatten fazla boş zamanı olanlar aynı zamanda daha az amaca yönelik aktiviteler nedeniyle hayatın anlamsızlığı ile mücadele ederler ve dolayısıyla daha az refaha sahiptirler.

Elbette bazen çalışma saatlerimiz kontrolümüz dışındadır; faturaları bir şekilde ödemek zorundasınız. Peki iş-yaşam dengeniz konusunda bilinçli olmanın herhangi bir yolu var mı? Çalışmaya daha az, anlamlı faaliyetlere ve ilişkileri geliştirmeye daha fazla zaman ayırmaya izin verecek şekilde hayatınızı basitleştirebilir misiniz?

3. Keşke duygularımı ifade etme cesaretine sahip olsaydım.

Duygularınızı ve ihtiyaçlarınızı içinizde tuttuğunuzda, kendinizin başkalarının asla görmediği kısımlarını gömersiniz. Bu sadece tam olarak görülme yeteneğini ve dolayısıyla ilişkilerinizin derinleşmesini sabote etmekle kalmaz, aynı zamanda başkalarını da sizin yanınızda nasıl olabilecekleri ve sizi nasıl daha iyi sevebilecekleri konusunda karanlıkta bırakır. Bir dahaki sefere duygularınızı ifade etmekten korktuğunuzu hissettiğinizde, Gottman Çift Terapisinde yer alan “Yumuşak Başlangıç” tekniğini deneyin . Duygularınızı ve ihtiyaçlarınızı bu formüle koyun:

 ——————————— hissediyorum, ne zaman ————————————— olsa.

Bana ————————————— yoluyla/şekilde yardım edebilir misin?

Bu teknik, ne hissettiğinizi ve ilişki partnerinizin (eşiniz, arkadaşınız veya iş arkadaşınız vb.) sizi nasıl destekleyebileceğini ifade etmeniz için size açık bir yol sunar.

4. Keşke arkadaşlarımla iletişim halinde kalsaydım.

İnsan mutluluğu üzerine yapılan en uzun soluklu çalışmanın sonuçları, destekleyici, yakın ilişkilerin mutlu ve sağlıklı bir yaşam sürmenin en önemli yönü olduğunu doğrulamaktadır. Harvard araştırmasında, bu tür bağlantıları olan kişilerde diyabet, artrit, bilişsel gerileme ve sayısız diğer sağlık sorunlarının oranları çok daha düşüktü. En sağlıklı çalışma denekleri aktif olarak arkadaşlıklarını ve topluluklarına dahil olmayı sürdürenlerdendi. Sosyal olarak kopuk hissetmenin sağlığınız için günde 15 sigara içmek kadar kötü olabileceği göz önüne alındığında , ilişkilerinizi geliştirmek sizi yalnızca daha tatmin edici bir hayata değil, aynı zamanda daha uzun bir hayata da yönlendirecektir.

İlişkilerinize nasıl daha fazla enerji katabilirsiniz? Uzun zamandır görmediğiniz birine ulaşabilir misiniz? Veya yakın bir arkadaşınızla haftalık bir öğle yemeği randevusu mu ayarlarsınız?

5. Keşke daha mutlu olmama izin vermiş olsaydım.

Kendinize sadık yaşamanıza ve duygularınızı ifade etmenize izin verin. Kendinize iş-yaşam dengesine ve arkadaşlıklarınıza odaklanın. Evet hayat zordur. Dünya stresli, korkutucu ve düpedüz zalim olabilir. Gökyüzündeki yıldızlar kadar mutsuz olmak için de nedenler var. Ama sonunda, o yıldızlara son kez baktığınızda, sizin için dileğim şöyle diyebilmenizdir: “Evet, hayat beni bazen üzdü ama ben kendi yolumda benim için önemli olana odaklandım.”

Uzm. Psikolog Seliyha Elbeyoğlu tarafından web sitesinde kulanılmak üzere Psychology Today’ de yayınlanan makalelerden derlenerek Türkçe’ye çevrilmiştir.