EMDR Tanımı ve Ortaya Çıkışı
“Eye Movement Desensitization and Reprocessing” tekniğinin baş harflerinin kısaltması ile kullanılan EMDR, Türkçe’de “Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme” anlamına gelmektedir. EMDR tekniği 1948-2019 yılları arasında yaşamış olan Dr. Francine Shapiro tarafından bulunmuştur. Shapiro yaptığı bir yürüyüş esnasında göz hareketlerinin olumsuz düşünce ve inanışları üzerindeki azaltıcı etkilerini keşfederek bu tekniği geliştirmiştir. Shapiro’nun 1989 yılında Journal of Traumatic Stress dergisinde yayınlanan makalesi EMDR tekniğinin özellikle TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) tanısı konan hastaların tedavisinde hızlı sonuç vermesi üzerine yeni bir psikoterapi yaklaşımının doğmasını sağlamıştır.
1987’den beri kullanılmakta ve çok sayıda terapist ve araştırmacı tarafından geliştirilmekte olan EMDR tekniği kullanıldığı zamandan bu güne kadar birçok kişinin farklı tiplerde psikolojik rahatsızlıklarını başarıyla tedavi etmiştir. EMDR, psikodinamik, bilişsel, davranışçı, bilişsel davranışçı ve danışan merkezli terapi yaklaşımlarının farklı unsurlarının bir araya gelmesiyle oluşan kapsamlı, yapılandırılmış, güçlü ve bütüncül bir psikoterapi yöntemidir.
Günümüzde EMDR,
- Dünya Sağlık Örgütü (WHO),
- Ulusal Sağlık Örgütü,
- Uluslararası Travmatik Stres Çalışmaları Topluluğu,
- Amerikan Psikiyatri Derneği,
- Amerikan Psikoloji Derneği,
- Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı,
- Kuzey İrlanda Sağlık Bakanlığı,
- Hollanda Sağlık Geliştirme Enstitüsü,
- Fransa Uluslararası Sağlık ve Araştırma Enstitüsü,
- Ulusal Britanya Akıl Sağlığı Derneği,
- İsveç Teknoloji Değerlendirme Konseyi,
- Birleşmiş Krallık Sağlık Bakanlığı dahil birçok kuruluş tarafından travma tedavisinde etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir.
EMDR Tekniğinin Kullanıldığı Durumlar
EMDR tekniği, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), anksiyete bozukluğu, borderline kişilik bozukluğu, stres bozukluğu, fobiler, çeşitli kaygılar (sunum kaygısı, topluluk önünde konuşma kaygısı, sınav kaygısı), kronik ağrılar ve depresyon tedavisinde kullanılmaktadır.
EMDR Tekniğinin Önemli Unsurları
Adaptif (Uyumsal) Bilgi İşleme Modeli
Adaptif Bilgi İşleme Modeli, EMDR tekniğinin altyapısını oluşturmaktadır. Bu modele göre kişilerin deneyimlediği her olayda duygu, düşünce, duyum, imge, ses, koku gibi bilgiler işlenerek ilişkili anı ağlarına bağlanarak bütünleşmekte, bu sayede o deneyimle ilgili öğrenme gerçekleşmekte, gelecekte kullanmak üzere bu bilgi uygun duygularla depolanmaktadır. Bellekte yer alan anı ağları kişilerin algılarının, tutum ve davranışlarının temelini oluşturmakta, gelecekteki tepkilerini yönlendirmektedir. Bu sistem normal çalıştığı durumlarda uyumlu bir mekanizmadır ve ruh sağlığını ve insan gelişimini desteklemektedir. Ancak travma veya olumsuz deneyimler sonrasında duyum, görüntü, anı ve düşünceler bellekte işlevsel olmayan bir biçimde depolanmakta ve uygun olmayan tepkilerin verilmesinin (başaramama korkusu, kaygılı ve heyecanlı durumlar öncesinde oluşan karın ağrısı gibi somatik tepkiler) ve kendilik algısının zayıflamasının (kişilerin değersiz ve yetersiz olduğu düşüncesi) sebebini oluşturmaktadır.
Travma ve Geçmişte Yaşanan Olumsuz Deneyimler
EMDR yaklaşımına göre geçmişte yaşanmış olan travmatik olaylar “düğüm” olarak adlandırılmaktadır ve düğümler anı merkezinde yer alan çözülmesi hedeflenen deneyimlerdir. Kişileri etkileyen, geçmişte yaşanan travmatik olaylar ve deneyimler bellekte değişmeden ve işlenmeden depolanmaktadır. İşlenmeden depolanan anılar şimdiki zamanı etkilemekte, gelecekte anı-tepki arasındaki uyumsuzluklarda temel oluşturmaktadır. Şimdiki zamanda yaşanan bazı durumlar işlenememiş bu izole anıları tetikleyerek, kişinin o anının bir kısmını ya da bütününü yeniden yaşar gibi etkilenmesine ve çeşitli semptomların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
İşlenmemiş veya İzole Anılar
İşlenmemiş anılar arasında; doğal afet, kaza, kayıp, savaş, taciz, tecavüz gibi önemli travmalar yer almaktadır. Çocukluk çağında veya her yaşta yaşanan, başarısızlık, şiddete maruz kalma, aşağılanma, reddedilme, ihmal edilme gibi travmatik etkiler bırakan deneyimler; aile, okul, iş hayatında yaşanan olumsuz olaylar işlenmemiş anılar arasında yer alabilmektedir.
EMDR Terapisinin Hedefleri
EMDR terapisinde danışanın olumsuz benlik algılarının, davranışlarının ve semptomların oluşumuna sebep olan anıların belirlenmesiyle birlikte işlenmemiş anıların yeniden işlenmesi ve bütünleşmesi hedeflenmektedir. İşlenmemiş anı ile diğer anı ağları arasında ilişki kurularak, öğrenmenin sağlanması ve bilginin adaptif bir şekilde depolanması ile danışanın anıyı yeni bir perspektiften görmesi amaçlanmaktadır. EMDR terapisi ile ortaya çıkan olumsuz semptomların ortadan kalkması beklenmekte, terapiyle birlikte uzun ve kalıcı çözümlerin sunulması hedeflenmektedir.
EMDR Terapisinin Uygulanışı
EMDR terapisi esnasında psikoterapist tarafından uygulanan ritmik ve çift yönlü uyarımlardan (göz hareketleri, titreşim topları, dokunsal vuruşlar, işitsel uyarım) yararlanılmaktadır. Bu uyarımların birbiri ardına kullanıldığı esnada danışanın olumsuz veya travmatik anıya odaklanması, o sıradaki içsel düşüncelere yoğunlaşması sağlanmaktadır.
EMDR terapisinde üç yönlü (geçmiş-şimdi-gelecek) bir protokol uygulanmaktadır. Danışanın geçmişte yaşadığı anılar işlenerek duyarsızlaştırılır, anıları sebebiyle ortaya çıkan güncel semptomları tedavi edilir ve gelecekte oluşabilecek benzer sorunlar karşısında, yeni bakış açısı ile yönlendirdiği davranışlarda bulunması beklenir.
Terapi sekiz aşamadan (danışan geçmişi, hazırlık, değerlendirme, duyarsızlaştırma, yerleştirme, beden tarama, kapanış, yeniden değerlendirme) oluşmaktadır. Bu aşamaların uygulanması için ihtiyaç duyulan seans sayısı danışanın yaşam öyküsü, bilgi ve deneyimleri, problemin tipi ve travma sayısına göre değişkenlik göstermektedir.
EMDR ve Değişim
EMDR terapisi ile rahatsızlık veren bilgiler dönüşmekte, anılar yeniden işlenmektedir. Bu bilgilerin dönüşümü ve anıların tekrar işlenmesi beraberinde kişilerin bilişsel yapılarında, davranışlarında, algılarında değişimi getirmektedir. Kişilerin öz yeterlilik ve öz değer düzeyleri bu değişimle birlikte artmakta, kazanılan yeni bakış açısı sayesinde kişiler olumlu duygular ve inançlar kazanmaktadır. Kişisel gelişime önemli ölçüde hizmet etmekte olan EMDR tekniği ile kişinin kendisine, ilişkilerine, dünyaya bakışı olumlu yönde değişmektedir.