Bilişler ve Şemalar
Bir olay karşısında verdiğimiz tepkiyi o olayla ilgili aklımızdan geçen düşünceler yani o olayı nasıl yorumladığımız belirler. Bu bakış açısı bilimsel araştırmalarca etkinliği kanıtlanmış bilişsel davranışçı terapinin özünü temsil eder. Örneğin bir arkadaşımızın bize selam vermeden yanımızdan geçip gitmesini düşünelim (olay). İnsanlar bu durumdan farklı şekilde etkilenebilir. Örneğin; eğer bu olayla ilgili yorumunuz “bana değer vermiyor” ise tepkiniz üzülmek ve arkadaşınıza küsmek olabilir. Eğer yorumunuz “onu üzecek bir şey yaptım herhalde” olursa tepkiniz endişelenmek ve daha sonra ki vakitlerde arkadaşınıza karşı çekingen davranmak olabilir veya yorumunuz “gece geç yattı beni bile gözü görmedi herhalde” olursa, tepkiniz ona sempati duymak ve bu durumla ilgili ona espri yapmak olabilir. Bu basit örnekten de anlaşılacağı gibi aynı durum karşısında yapacağımız farklı yorumlar farklı tepkilere ve farklı ruh hallerine yol açar. Dolayısıyla olayın kendisinden çok olay hakkındaki yorumumuz ruh hallerimizi ve tepkilerimizi belirliyor demek yanlış olmaz.
Peki insanları bir olay karşısında birbirinden farklı düşünmeye/yorumlamaya iten şey nedir? Çalışmalar bazı olayların bizde özellikle negatif olumsuz düşünceleri tetiklemesinin nedeninin ruhsal dünyamızın daha derinlerinde yatan temel inançlar yani şemalar olduğunu gösteriyor. Olay hızlı bir şekilde konuyla ilgili şemayı (bilince uzak temel inançlar) tetikliyor, tetiklenen şema ise uyum bozucu, olumsuz otomatik düşünceler üretiyor. Ve sonuç olarak istemediğimiz ya da negatif yorumlarımıza uygun sağlıksız tepkiler verebiliyoruz.
Yukarıdaki örnekten yola çıkarak burada olay; “arkadaşının selam vermemesi”, davranış arkadaşa küsmek, olumsuz otomatik düşünce “bana değer vermiyor”, daha derindeki temel inanç ise “sevilmez biriyim” olabilir. Sevilmez biriyim temel inancı insan ilişkilerinde oldukça geniş bir yer tutan ve birçok olaydan tetiklenen bir şema olup; bu inanç sadece bu olayda değil, başka insanlardan tarafından red edildiğimiz her ortamda karşımıza çıkabilir.
Yine yukarıdaki örnekten yola çıkarak burada olay; “arkadaşının selam vermemesi”, davranış arkadaşa çekingen davranmak, olumsuz otomatik düşünce “onu üzecek bir şey yaptım herhalde”, daha derindeki temel inanç ise “cezalandırılmayı hak eden biriyim” olabilir. Cezalandırılmayı hak eden biriyim temel inancı da insan ilişkilerinde oldukça geniş bir yer tutan ve birçok olaydan tetiklenen bir şema olup; bu inanç sadece bu olayda değil, başka insanlardan tarafından red edildiğimiz her ortamda karşımıza çıkabilir.
Psikoterapide özellikle yakın ya da sosyal ilişkilerde karşımıza çıkan ve süregelen tekrarlayıcı sağlıksız örüntülere ulaşmada bilişsel davranışçı terapinin bakış açısıyla, yine bilişsel davranışçı terapinin bilişsel tekniklerinin birleştirildiği seanslar ile bilince uzak şemalara ulaşmak mümkün olmaktadır. Ulaşılan şemalara ise şema terapi prensipleri çerçevesinde bilişsel, davranışçı, kişilerarası ve yaşantısal teknikleri birleştirerek bütünleştirici müdahale uygulanır. Çünkü şemalar erken dönemdeki anılardan, bedensel duyumlardan, duygulardan ve bilişlerden oluşmakta, şemaya uygun davranışların hala devam etmesi nedeniyle de varlığını sürdürmektedir.
Erken dönemde karşılanmamış gereksinimlerin, zedelenmiş sınırların ya da iyi şeylerin aşırı verilmesinin neticesinde oluşan şemalarımıza ve şemayı sürdüren davranışlarımıza karşı farkındalık geliştirmek ve değiştirmek önce kendimizle sonra diğerleriyle sağlıklı ilişkiler kurmamıza ve genel mutluluk ile memnuniyet seviyemizin artmasına yol açacaktır.
Uzm. Psikolog Seliyha Elbeyoğlu
MyKlinik.